Bayram tatilimiz ve Bodrum.

Bayram tatilini evde geçirmeyi düşünürken eşimin son anda "Hadi, hazırlan. Bodrum'a gidiyoruz" telefonu ile 1 saat içinde valiz hazırlayıp yola çıktık. İnanılmaz bir trafik vardı. Bütün İstanbul kaçmak için bugünü bekliyormuş. 

15 saat süren yorucu bir yolculuktan sonra çok sevdiğimiz, bizim için çok anlamlar barındıran, her bir sokağında güzel anılarımızın saklı olduğu Bodrum'daydık. 

Her adımımızı attığımız yerden anılarımız bizi selamlıyor ve geçmişe yolculuğa götürüyordu. 

Son dakika yola çıktığımız için otel veya pansiyon bulmanın imkansız olduğunu biliyorduk. Fakat biz macera sever bir çift olduğumuzdan Bodrum aşkı için arabada yatmayı bile göze almıştık. 

Tabi ki Bodrum'da ki arkadaşlarımız geldiğimizi öğrenince hemen bize bir  pansiyon ayarladılar. Nasıl olsa 3 gün kalıp dönecektik. Otel olmasa da olurdu :) Yeter ki arabada yatmayalım dimi ama... 
Biz artık iki kişi değiliz ki. Eski günlerde ki kadar cesur da davranamıyoruz. 4 yaşında Yaradan'ın armağanı kızımız Defne'de bizimle :)


İki gün; kimilerinin "Aşk Gemisi" kimilerinin de "Yaralı Ceylan" olarak bildikleri tekne ile Bodrum'un en güzel koylarını gezdik. Balıklar ile birlikte cennet koylarda bol bol yüzüp, eğlendik. Defne'yi denizden çıkaramadık. Ben "Deniz kızıyım" diyerek yüzdü durdu :) 
 (Yaralı Ceylan teknesinde geçirdiğimiz eğlenceli, keyifli saatlerimizi ayrı bir yazı olarak yazacağım.)
3.Günümüzü de Kara İncir koyunda geçirdik. 
Akşamları da Bodrum Barlar sokağını gezdik. Bodrum'un Halikarnas'a çıkan yokuşun başında ki, klasik köy kahvesi Ali Cengiz'e de uğradık. Bol bol nefis çayından içtik. Köy kahvesinde oturup çocuksuz günlerimizde ne kadar hızlı olduğumuzu andık :). 
Nur içinde yatsın sevgili Zeki Müren'in yaşarken her gün uğrayıp kahvaltısını yaptığı Penguen Pastanesinde (Artık Penguen Cafe olmuş) yemeğimizi yedik. O kadar kalabalıktı ki personel yetişmekte zorlanıyordu. Servis kalitesi oldukça düşmüştü. Anlayacağınız eski Penguen'den eser yoktu.

Bodrum'da bu sene en dikkatimi çeken şey yer gök deri çantacı olmuş. Başınızı nereye çevirseniz çanta dükkanı. Ama öyle böyle değil. Adım başı çantacı. Çanta modelleri, hayran kalınmayacak gibi değildi. Hayatınızda o kadar güzel ve birbirinden farklı modelleri görmemişsinizdir. Aralarında ünlü markaların taklitlerde vardı.
Ben sadece vitrinleri seyretmekle yetindim.
Resimde ki Bodrum belediyesinin yaptırdığı otomatik sulukta çok hoşuma gitti. Gerçek dostlarımız susuz kalmasınlar diye koymuşlar. Bu otomatik suluk modelini diğer belediyelerde örnek almalılar. Çok beğendim. Tebrik ediyorum. 

Dönüş yolumuz ise çok rahat oldu. İn-cin karayollarında top oynuyordu :) Yola çıkmadan önce twittlere baktım, yollar nasıl diye. Bayram dönüşü nedeniyle yoğun olacağını düşünmüştüm. Ama rahat rahat geldik.
Kısaca biz çok güzel bir tatil yaptık.
Darısı bu yazıyı okuyup ahhhh tatil ahhhh... diyenlerin başına olsun. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top