Hepimize yazıklar olsun :(

Bugün Defne ve arkadaşım ile Halkevlerinin düzenlediği Taksim'deki 4+4+4 yasasına HAYIR mitinginde idik. Hep beraber yürüdük. Sloganlar attık. Defne fotoğrafçılara pozlar verdi. Hatta bir televizyon sunucusunun sorularını bile yanıtladı.
"Neden burda olduğunu biliyor musun?" sorusuna,
"Çünkü okul değil oyun istiyorum, büyüklerin okuluna gitmek istemiyorum" dedi  benim meleğim :)) Daha 4 yaşında :)


4+4+4'e karşı olduğumuzu hep birlikte haykırdık. Benden çok Defne bağırdı.
Tepkimizi; kulağı sağır, gözleri kör, beyinleri örümcek ağları ile örülmüş olanlara göstermeye çalıştık.

Bu yasanın uygulanmaması için elimden başka ne gelir bilmiyorum. 
Daha doğrusu elimden birşey gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. 
Bu tepkilerimizin de işe yaramayacağını, çoğunluğun kazandığı, istedikleri yasaların kolayca çıktığı bir zamanda olduğumuzu da biliyorum. Ben aslında çoktan çocuğumun geleceğinden umudumu kestim.
Ben sadece bir anne olarak görevimi yaptım.
İlerde "Neden birşeyler yapmadım ki; neden sadece bilgisayar üzerinden Beğen-Paylaş tuşuna bağlı kalarak tepkimi gösterdim ki" pişmanlığı yaşamamak için oradaydım.
Daha yapılacak şeyler varsada  seve seve yapabilirim. Yeter ki çocuklarımız travmalar yaşamadan, sağlıklı bir şekilde doğru eğitimi alabilsinler, Atamın güvenini boşa çıkarmayacak, aydınlık yarınları olsun diye.

Bugün Taksim Meydanı'nda kendi kendime sordum. 
Bir futbol maçı sonrası sokaklara dökülen halk neredeydi. Futbol maçından daha mı önemsiz bir konu bu. Neden bu insanlar bu kadar duyarsız. Neden milyonlarla değil de binlerle yürüdük biz.
Neden mi?
Aslında cevabı çok basit. 
Evden çıktıktan sonra selam verdiğimiz esnaftan tutun da, karşılaştığımız arkadaşlarımıza kadar herkes;

"Dönün evinize, ne işiniz var orada. Tamam haklı olabilirsiniz ama ne yapabilirsiniz ki. Onlar çoğunlukta. Orada Polis var. Polisten cop yersiniz. Mimlenirsiniz. Hele ki kızınla gidiyorsun, sakın gitme" diye uyardılar beni. Eşim bile gitmemi istemedi :(

Cevap işte buydu. Hepimiz Korkuyoruz... 

Korku tek cevap. Bütün aydınların, gazetecilerin, paşaların, konuşanların susturulduğu ve Silivri'ye tıkıldığı korku imparatorluğu zamandayız çünkü. Hak ve adaletin tek taraflı çalıştığı bir zaman bu zaman.
Daha söylenecek o kadar çok şey var ki :(

Ama ne demişler "Anlatabildiklerin, karşındakinin anlayabileceği kadardır" 

Sözün bittiği yerde işte burada. Aylardır akademisyenler, pedagoglar, bilim insanları, aydınlar zaten her yerde konuşuyor. Değişen ne var. Koca bir hiç ve umutsuzluk.

Atamın bize emanet ettiği bu ülkeyi ve Atamın o çok güvendiği Türk milletini bu halde görmekten dolayı utanıyorum. Ve ben de dahil hepimize yazıklar olsun diyorum.


Resim halkevleri sitesinden alınmıştır.


Resim halkevleri sitesinden alınmıştır.
Resim halkevleri sitesinden alınmıştır.




11 yorum:

  1. Adsız6.9.12

    Alışmışız koyun gibi güdülmeye, aydın bir millet olamadığımız için yine maçlara gitmeye devam ederiz biz. Hakkını arayan birkaç insanda sadece aradıklarıyla kalırlar ama bu şimdilik böyle. 50 sene sonra aydın düşünceler ağır basacağı için bizim gibi düşünenler belki o günleri göremeyecek ama en azından çocuklarımız veya torunlarımız hayallerindeki ülkede yaşayacaklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelecekten umutlu olmanıza sevindim...Biraz umut bana da gönderseniz ne iyi olur :)Sevgiyle kalın.

      Sil
  2. Dediğiniz gibi oturup olanları seyretmek yerine azınlıkta olsak sesimizi çıkartmaya çalışmak önemli, neden önemli? Vicdanımızı susturamıyoruz çünkü, yüreğimiz başka bir şey isterken sürünün içine öylesine dalmak yerine biz farkındayız olanları biliyoruz ve çocuğum için çocuklarımız için ne yapabiliriz ona bakıyoruz.
    Sıkıntı bir değil iki değil be kardeşim binleri aşıyor ve bu durumda yapılacak şey en azından bireysel de olsa tepkimizi vermek, tepkisizlikten kurtulmak, sıyrılmak. Söyleyecek çok şey var ama zaman kısıtlı yapılacak ço şey var.
    Sevgilerimle, güzel yavrunun gözlerinin öperim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birşeyler yapmalı ama ne ?Bilen varsa yazsın. Sevgiyle, iyilikle kalın.

      Sil
  3. Ben maalesef Taksim'e vardığımda yürüyüş dağılmıştı.
    Ama aynı günün akşamı açıkhavada Sezen Aksu konseri vardı ve konserde çok doğru birşey söyledi; "Umit asi bir yaban bitkisidir, buldugu en küçük toprakta yeşerir".

    İşte bu tüm yürüyüşler, imza kampanyaları, sohbetler, demeçler hep birer yaban çiçeği olacak, minicik toprakta yeşeren.. Olmalı da..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım Sezen Aksu haklı çıkar. Sevgilerimle.

      Sil
  4. malesef bir öğretmen olarak hiç umutlu değilim.Ne bizim ne velinin ne idarecilerin herkesin eli kolu bağlı.Yapılan sözde reforma o kadar inanıyorlarki aksini iddia etmek ideoloji oluyor.Yük yine bizim sırtımızda.Kimse ne olduğunu bilmiyor.Okullar inşaat sahası gibi şurda bir hafta kala.Bu yıl zor olacak,bu yıl okula başlatılan çocuklara yazık olacak.Umarım devam etmez,umarım bu kötümserliğimden utanırım.Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de utanmayı çok isterim.Yorumunuza sağlık.

      Sil
  5. Bizde oradaydık ben çocuklarımı getiremedim ne yazık ki.Keşke olsaydı büyük kuzum oda basbas bağırırdı Umarım bu birleşmelerimiz birliktleliklerimiz ileride sonuç verecek tek dileğim o.Korkusuz bir nesil yetiştirmek dileğiyle.

    Dilek benim adım bu arada blogger annesiyim izlmeye aldım bekerim keyifli paylaşımlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orada olabilmenize ve umutlu olmanıza sevindim adaşım . Sevgilerimle.

      Sil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top