Yavru kumru, annesine kavuştu.

İş yerinde otururken, yuvasından düştüğünü tahmin ettiğim, yavru bir kumru içeri girdi.
Büyük ihtimalle, yüksekten düştüğü için gagası kanamıştı. 
Ya korkudan ya da yavru olmasından uçamıyordu. 
Sadece paytak paytak yürüyebiliyordu.
Sokakta kalsa kediler yerdi. 

Zaten kızım yavru kumruyu görür görmez "Anne lütfen evimize götürelim" diye bir çığlık attı. Ben de aynı düşüncede olduğum için hemen eve getirdik.

Kızım o gece yatana kadar yavru kumruyu kucağından indirmedi. Önce kanayan gagasını sildik. Ufak bir koli hazırladık. İçine bolca buğday ve su koyduk.
Önce yemek ve su içmek istemedi. Bizde zorlamadık. Ama Defne'nin kumruyu eline alıp " yavru kuşum, yemek yemelisin, iyileşmen gerekiyor" diye başlayan sohbetini dinlemenin verdiği mutluluk unutulmazdı benim için.
İyi ki bu kadar hayvan dostu bir kızım var. Çok seviniyorum. Defne'ye kalsa yavru kumru, kendi yatağında onunla yatmalıydı ama koli içinde kalmasının doğru olduğuna onu ikna ettik.
Sabah uyandığında ilk iş, kumruya bakmak istemesi oldu. Okula gidene kadar kumru ile ilgilendi.
Okul dönüşü de hemen kumrunun yanına gitti ve yatana kadar onunla vakit geçirdi. Bu arada benim için zor bir süreç başlıyordu, onu da anladım.
Çünkü yavru kumru uçmayı öğrenecekti. Ve Defne bir sabah terasa koştuğunda kuşu bulamayacaktı. 
Bu Defne gibi hassas bir çocuk için travma demekti. Bunu düşününce hemen hikayeyi yazmaya başladım.
"Defneciğim, yavru kuşun annesi şimdi onu arıyordur,  keşke biran önce uçmayı öğrense de annesine kavuşsa ne iyi olur değil mi? Yavru kumru da annesini ne çok özlemiştir" benzeri cümleler ile Defne'yi bu sona hazırlamaya çalıştım.
Zaten annelik, benim de sonradan öğrendiğim kadarıyla, sürekli iyi hikaye yazmak değil mi? Sorduğu sorulara, yaşına uygun cevaplar verebilmek için, üzüldüğünde mutlu edebilmek için, bir şey istediğinde olmayacağını anlatabilmek için, ve daha bir çok şey için güzel hikayeler yazmak annelik bence. Anında tiyatrocu olabilmek belkide.
İlk başta kuşun kendisine ait olduğunu ve kimseye vermeyeceğini söyledi ama bir süre sonra ikna oldu. Yavru kumrumuz 1 hafta sonra, terasımızda geze geze uçmayı öğrenmişti bile. Defne sabah kalktığında, artık kumruyu koli içinde bulamıyor, köşe bucak kumruyu arıyordu. Kumruyu, terasın bir köşesin de saklanmış bir halde bulunca da çok mutlu oluyordu. 
Ve bir sabah kalktığımızda; yavru kumrumuz bize veda edip annesine uçmuştu bile. Defne terasın her yerini aradı ama kumru kuşunu bulamadı.
Defne sadece "Anne, galiba kuşum annesine kavuştu. Ama beni unutmaz değil mi? dedi. 
Ben de gökyüzünde uçan martıları ve kumruları göstererek, "kızım, yavru kumru annesi ile ne kadar mutludur şimdi. Zaten annesini alıp kesinlikle bizi ziyarete gelecektir" dedim. 
Şimdi terasımızda ki çiçeklere konan kumruları görünce, "anne, bu benim yavru kumrum olmalı" diye başlayıp, hikayeleri kendisi yazıyor.
Kumru kuşu ile olan maceramızı, travmasız atlatığımız için çok mutluyum.



5 yorum:

  1. Çok güzel anlatmışsınız annelik bir sanat. Ben de oğlumla yaşadıklarımı yazıyorum.
    kumtanesiyiz.blogspot.com
    Sizi de bekleriz.

    YanıtlaSil
  2. İkisi de çok tatlı. Sizi izlemeye aldım ben de bloğuma beklerim.

    www.bakbuharika.com

    YanıtlaSil
  3. Yavru çocuklar ve yavru hayvanlar... ahh ne zor annelik yahu.. Tanrı sana Defne' nin zekasını yakalayabilecek kadar yaratıcılık ihsan etmiş de bu işi kolayca götürebiliyorsun hı ne dersin? :)

    YanıtlaSil

Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top