O bir efsane, O bir UNICEF gönüllüsü, O bir Audrey Hepburn.


Yıllarca "Tiffany & Co" markasında çalıştığım için "Audrey Hepburn" bana hep yakından tanıdığım bir aktris gibi gelir.
Audrey Hepburn ve Tiffany & Co birbirleriyle bütünleşmiş markalardır.
1961'de Blake Edwards'ın çektiği ve başrolünü George Peppard'la paylaştığı "Tiffany'de Kahvaltı" filminde oynadığı "Holly Golightly" karakterini çok başarılı canlandırmıştı. Hiç sıkılmadan tekrar tekrar izleyebileceğim bir filmdir.


Ayağında babetleri, bacağında kapri pantolonu ve - kendimde asla tercih etmeyeceğim- kısacık perçemleri ile 20.Yüzyıl Amerikan sinemasında iz bırakmış asil, masum yüzlü, zarif ve boğa burcu bir sanatçıdır Audrey Hepburn. O sıcacık masum gülüşü ile tüm kalpleri fethetmiştir.
Audrey Hepburn'ü; hayatının son yıllarıda sinema yerine, UNICEF'in iyi niyet elçisi olarak, açlıkla mücadele eden, Afrika ve Güney Asya ülkelerine yaptığı ziyaretler ve çocuk hakları için yaptığı mücadele ile hatırlarız.
 
Audrey Kathleen Ruston; Hollandalı barones bir anne ve Anglo-İrlanda-İngiliz- Zengin bir babanın çocuğu olarak 1949 yılında Belçika da dünyaya gelmiştir. Anne ve babası Audrey Hepburn 6 yaşındayken ayrılmış daha doğrusu babası evi terk etmiştir.
Babasının onları terk etmesi, Audrey Hepburn için, röportajlarında da anlattığı gibi, hayatında derin bir etki bırakmıştır.
Yıllar sonra babasını bulmuş ona birçok mektup yazmış ve para göndermiş olan Audrey Hepburn, babasının onları terk etmesini hep acıyla hatırlamıştır.
Babası ile
Audrey Hepburn, 10 yaşındayken annesi tekrar evlenmiş fakat Nazi işgali nedeniyle ailece Hollanda'ya göç etmek zorunda kalmışlardır.

Hollanda da Nazi işgalinin tüm zorluklarını yaşamış, çoğu insanın açlık ve soğuktan donarak ölmesine şahit olmuştur.  Sağlıksız beslenme ve yaşam koşulları Audrey Hepburn için acı bir tecrübe olmuştur. 5 yaşından beri bale eğitimi alan Audrey Hepburn, savaş bittikten sonra, bale bursu teklifi aldığı için Londra'ya taşınmış ve bale yapmaya profesyonel olarak devam etmek istemesine rağmen öğretmenleri Audrey Hepburn'ün profesyonel bale yapmak için, boyunun uzun olduğunu söylemişlerdir. 
1952 de oynadığı "The Secret People" filminde bir balerini canlandırmıştır. 
1952 de başrol oynadığı "Roman Holiday" filmindeki başarısı ile en iyi kadın oyuncu oskarını almıştır.


William Holden ile büyük bir aşk yaşamış ama aktör Mel Ferrer ile (25 Eylül 1954-5 Aralık 1968) evlenmiştir. 1960 yılında Sean adında oğlu olmuştur. 
Audrey Hepburn aradığı mutluluğu bu sorunlu geçen evliliğinde bulamadığı için  Mel Ferrer'den boşanmış ve bir yıl sonra İtalyan psikiyatrisi Dr.Andrea Dotti ile (18 Ocak 1969-1982)evlenmiş ve yatarak geçirdiği zorlu hamilelik sonrasında 1970 yılında ikinci oğluna kavuşmuştur.   

Oğlu Sean ile
Audrey Hepburn, 1980 yılından ölümüne kadar ise Hollandalı oyuncu Robert Wolders ile birlikte yaşamıştır. UNICEFF için yaptığı yolculuklarda William Holden onu yalnız bırakmamıştır. 1992 yılında hasta olduğunu öğrenmiş, ameliyat olmuş ama kanserin yayılması durdurulamamıştır. Kemoterapi tedavisini reddetmiş ve açlıkla mücadele eden ülkelere seyahatlerini sürdürmüştür. 
İnsanlar tarafından çok bilinmeyen, Anoreksiya hastası olmasını ise İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşadığı açlık, yetersiz beslenme ve zorlu şartlara bağlamıştır.    
20 Ocak 1993'te, İsviçre'nin Tolochenaz kasabasında, bağırsak kanserinden öldüğünde 64 yaşındaydı. 
Tüm dünyada zerafet, asalet, hala Audrey Hepburn ile özdeşleştirilir.
İşte o bir efsane......


Daha fazla resim için pinterest sayfamı ziyaret edebilirsiniz. Burada :)

2 yorum:

  1. ben çok severim tifanide kahvaltıyı da artrisi de çok güzel değil mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevilmeyecek gibi değil zaten....Zerafet denilince akla ilk gelen isim bence.

      Sil

Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top