Zaten, kurban etinin kokusuna, bana hatırlattıklarına zor tahammül eden ben, bu koca dana dili ile ne yapacağımı bilemedim. Buzdolabını her açışımda, dana dili bana, ben dana diline 3 gün bakıştık.
Nasıl pişirecek ve nasıl yiyecektik.
Elime pişmemiş dana dilini alıp incelediğimde, üzerinde sert sert dikenleri olan bir et parçası olduğunu gördüm.
Kendimce üstündeki bu sert dikenli yüzeyi, bıçak yardımı ile soymak istedim ama imkanı yok soyulmuyordu.
Kocam dana dilini unutur belki de pişirmeme gerek kalmaz düşüncesi ile avundum üç gün ama kocam durmadan "şu dana dilini pişirsen de kızıma yedirsek çok faydalıymış" ısrarı ile bu hayallerimde suya düştü.
Faydalı mıdır değil midir orasını bilemiyorum.
İş başa düşmüştü. Bu dana dili bizim evde eninde sonunda pişecekti.
"Kızım düdüklü tencereye, dana dilini, baharatları ve suyu koy 1 saat pişsin. Piştikten sonra da dana dilinin kabuğu muz gibi soyulur zaten" demesiyle işe koyuldum.
Düdüklü tencerenin içine su, dana eti, kekik, defne, biberiye koydum. Tuz atmadım. Et pişirirken sertleştirdiğine göre dili de sertleştirir diye düşünmüştüm, doğru da yapmışım:))
1 saat düdüklü tencere içinde dana eti pişti.
Düdüklüden aldığım dil gerçekten de kolayca soyuldu. Resimde gördüğünüz üzere :))
Dana dili benden, ben de dana dilinden kurtuldum.
Ohhh be.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim :)